Hukuki Durum ve Tarihsel Süreç

E.1)  Hukuki Durum:

E.1.1) Tarihsel Süreç:

E.1.1.1) Osmanlı döneminde, Selçuklu dönemine de benzer olan TİMAR sistemi ile (mülkiyetin devlete ait olduğu, zilyetliğin ise belirli vergi yükümlülüklerini karşılamak kaydı ile tarımsal üretim için kişilere verilmesi) gerçekleşen arazi tahsis ve yönetimi uygulandı

Timar sistemi, 1839 Tanzimat Fermanı ile yürürlükten kalkmış, 1847 tarihli Tapu Tüzüğü ve kısa aralıklarla yapılan bir kısım düzenlemelerden sonra 1858 tarihli Arazi Kanunnamesi ile, miri arazinin kuru mülkiyetinin devlete, yararlanma hakkının onu elinde tutan kişilere ait olduğu kabul edilerek arazide üretim yapan köylüye yararlanma ve kullanma hakkı tanınmış, devamında 1911 tarihli “Emvali Gayrımenkulenin Tasarrufu Hakkındaki Muvakkat Kanun” ile özel mülkiyete geçişin ilk adımları atılmıştır.

E.1.1.2) Cumhuriyet döneminde, Osmanlı döneminin toprak ve tarım politikaları benimsenmiş, sınır anlaşmazlıklarının giderilmesi ile birlikte vergi yükümlülüklerinin belirlenebilmesi amaçlarıyla Osmanlı döneminde başlatılan ancak savaşlar sebebiyle uygulanamayan kadastro çalışmaları için 1925 tarih 658 sayılı Kadastro Kanunu, devamında da 1926 tarih 810 sayılı kanun 1926 tarih 743 sayılı Türk Medeni Kanunu kabul edilmiştir. 743 sayılı TMK 639 maddesi ile belirli sürelere bağlı taşınmaz zilyetliği, mülkiyeti kazandırıcı zamanaşımı olarak düzenlenmiş, böylece Tanzimat ile başlayan süreç, tam mülkiyete geçişle sonuçlanmıştır.

Devamında; 1934 tarih 2510 sayılı İskan Kanunu, 1934 tarih 2644 sayılı Tapu Kanunu, 1945 tarih 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, 1966 tarih 766 sayılı Tapulama Kanunu, 1950 tarih 5602 sayılı kanun, 1972 tarih 1617 sayılı kanun, 1973 tarih 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu, 1987 tarih 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 2001 tarih 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu gibi dönemlerinin ihtiyaç ve politikalarına özgü temel ve özel pek çok yasal düzenleme yapılmıştır.

743 sayılı TMK da düzenlenen “Mülkiyet Kazandırıcı Zamanaşımı” ilkesi halen yürürlükte olan 4721 sayılı TMK 712 ve 713. Maddeleri ile korunmuştur. Nihayet 2005 tarih 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarım arazilerinin korunması için adımlar atılmıştır.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa 2023 yılında eklenen 18/B Maddesinin b fıkrası ile taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvuru, dava şartı olarak düzenlenmiştir.

E.2) Mevzuat Düzenlemelerinin Yansıması:

E.2.1) Tarım arazilerine ilişkin tüm mevzuat ve 5403 sayılı yasa, pek çok revizyon görmesine karşın, toplumun ihtiyaç ve beklentileri karşılanamamış, yasal düzenlemelerden amaçlanan faydalar gereği gibi sağlanamamıştır.

Halen tapu dışı işlemler (köy tapusu, noter senedi, el senedi, özel parselasyon ile yapılan hisseli alım satım işlemleri) oldukça yaygın olduğu gibi yasalarda öngörülen şekil şartlarına uygun görünen ancak özünde amaçlanan hedeften uzak kullanım ve yapılaşmalar da giderek artmaktadır.

Mevcut durum, mülkiyet haklarının gereği gibi kullanılabilmesine de, kırsal alanlardan gereği gibi faydalanılmasına da engel oluşturmakta, kişisel zararların yanı sıra kamu zararına da neden olmaktadır. Mevzuat ve uygulamalar, günümüzde çatışma ve uyuşmazlıklara zemin hazırladığı gibi gelecekte daha da büyük sosyal çalkantılara kapı aralamaktadır.

Kırsalda özel mülkiyete geçildiği dönemden sonra geçen yaklaşık 100 yıllık süre içinde, miras hukukundan kaynaklı arazi bölünmeleri, günümüzde elbirliği mülkiyeti ve/veya paylı mülkiyet nedeniyle arazi kullanımını da imkansız hale getirmiş, tarımsal üretimde kaynak israfına ve maliyetlerin artmasına neden olmuş, kamu kaynakları ile üreticinin sübvanse edilmesi zorunluluğunu doğurmuştur

Diğer yandan aile üyeleri arasında miras ve sınır kavgaları, geçmiş dönemlerde olduğu gibi günümüzde de pek çok canın yitip gitmesine neden olmakta ve aile bağları onarılamayacak ölçüde zarar görmektedir.

Doğru çözümler uygulanamadığı takdirde gelecekte de aynı problemler, büyüyerek devam etme potansiyeline sahip olup sosyal ve ekonomik zorluklar kaçınılmaz olacaktır.

E.2.2) Ortaklığın giderilmesi ve paylaştırma konulu arabuluculuk:

6325 sayılı yasanın 18/B maddesi b fıkrası çerçevesinde yapılan arabuluculuk süreçlerinde, mirasçı/paydaş sayısının fazlalığı, iletişim bilgileri yetersizliği, paydaşlar arasında velayet ve/veya vesayeti gerektiren kişilerin bulunması, bozulmuş aile içi ilişkiler gibi nedenlerle çoğunlukla taraf teşkili sağlanamamaktadır.

Taraf teşkili sağlanan dosyalarda ise geleceğe dönük işbirliğini sağlayabilecek çözüm önerileri geliştirilmesi yerine, hukuki ve teknik olarak mümkün olmayan paylaştırma müzakere edilmekte, dosyalar anlaşma yapılamadan sonlandırılmaktadır.

E.2.3) Miras hukukundan kaynaklı bölünmelere karşı çözüm üretilemediği takdirde mevcut çiftçi desteklerinin, günün kurtarılması çabasından öteye gitmeyeceği düşüncesindeyiz.

 





Bölümler